10 Ağustos 2007

Tatil Bitti

Tatile gittik ama, bir macera oldu neredeyse. Mersin'e dayımların yazlığına; annem, ben ve oğlumla gittik. Ama giderken oğlum ishale yakalandı. Ne ishal hemde, tutamıyacak kadar. Ne yapmalı, ne etmeli. Oğlum ishal, biletler alınmış. Ben de giderken yol boyunca herhangi bir kaza olmasın diyerek altına yetişkin bezi bağlamak zorunda kaldım. Biraz komik ama ne yaparsın. Bereket gece otobüs yolculuğu yapacağız ve oğlum yolun büyük bir kısmında uyuyacak. Daha öncede böyle bir isale yakalandığı için en azından biliyorum ne tür bir ilaç kullanılacağını ve hastalığın kaç gün süreceğini. Çünkü belirtilerin tamamı bağırsak enfeksiyonunun göstergesi. İlaçlarda yanımda. Neyse kazsız belasız vardık. Varan seyahatle gidelim de en azından daha rahat bir yolculık geçirelim dedik. Meğerse efendim, Ankara'dan Tarsus'a kadar otobüs, oradan servisle gidiliyormuş. Saçmalığın daniskası ve te bulunanların çoğu Mersin yolcusu, geri kalanlar Adana'ya devam ediyor. Sanırım uçak fiyatları bayağı etkilemiş seferleri ve İstanbul'dan kalkan otobüs, Ankara Mersin ve Adana yapmışlar. Bir yandan oğlan ishal, bir yandan nuh nebiden kalma servis ( bereket kliması var). Neyse yaklaşık 40-45 dakika sonra Mersin'e vardık. Aman Allahım bu ne sıcak. Sanki cehennem kapakları açılmış ve yapış yapış her tarafımız. Dayım bizleri Mersin otogarından aldı ve yazlığa yollandık.

Dedimya oğlum ishal. Ne iştah var ne bir şey. Üstüne üstlük bir de yediğini çıkartıyor. İlaç veriyorum faydası yok. Ertesi gün baktım bende de garipliklar var. Midem bulanıyor, halim yok. Dayım sağlık ocağına gidelim isterseniz dedi. Benim bazen inadım tutar. Yok ilaçlar var, geçer diyorum. Baktım olmayacak, annemlere "siz sağlık ocağına gidinde bari ek ilaç yazdırın dedim. Oğlanı da alın çünkü benim gelecek halim yok".Onlar çıktılar ben de yattım. Gittiler, gelmezler bir türlü. Herkez evde bırakmış cep telefonlarını, ararım bulamam

Neyse efendim, dayımın oğlu bir müddet sonra geldi ve haber getirdi. "Ablacım, sağlık ocağındakiler serum takılması gerektiğini söylediler, bizde düşünmeden evet dedik, senide alalım, sende bir serum ye hemen ayağa kalkarsın". Serum lafını duyar duymaz ayaklandım, ama gerçekten ayakta duracak halim yok. Neyse arabayla sağlık ocağına vardık. Baktım oğlum kolunda serum gülücükler atıyor. Görünce bayağı bir kötü oldum. Ağlamamak için zor tuttum kendimi. İyiki de serum almış. Çünkü bu lanet bağısak enfeksiyonu sıcakla birleşince insanda ne mineral bırakıyor ne başka bir şey. Oğlumun gözleri parlamaya başlamıştı ben gittiğimde. Direnci yerine gelmeye başlamış herkese laf yetiştiriyordu. " Bak anne bana Fenerbahçeli serum taktılar güçlerimi kazanıyorum. Aynı Power Rangers gibi olacam". Güler misin ağlar mısın? Bana da bağladılar. Serumun içinede enfeksiyon ve mide bulantısı için bazı ilaçlar enjekte ettiler. Kendimize gelmeye başladık.

Oğlum ertesi gün denize girebildi ama benim girmem mümkün değil, çünkü tuvalet problem. Geldimi tutabilene aşkolsun. Oğlumun keyfi yerinde ya önemli değil gerisi. Benim ishalde yaklaşık 2 günde geçti. Neyse denize bizde merhaba diyebildik ve yaklaşık 1 haftalık Mersin gezisinin anca 3 günü denize girebildik. Sizlere anlatamıyacağım bir sıcak vardı. Uyumak mümkün değil anca bayılarak uyuyabiliyorsun. Bu kadar sıcaklarda gitmek gerçekten deli cesareti. Annem için özellikle. Kalp rahatsızlığı var, geçen sene stend takıldı damarlardan birine. Dedimya deli cesaret bizimkisi
Oralarda anneme bir şey olmadan geldik. 2 gece Ankara'da kaldıktan sonra Eskişehir'e vardık. Babamız bizi çok özlemiş. Bizde onu elbette. Oğlumun bir atlayışı vardı babasına görmeliydiniz. Neyse bize de sıra geldi oğlumdan bizde hasret giderdik eşimle. İşin garibi eşim biz Eskişehir'den ayrılmadan da ishaldi. Onunki bayağı devam etti. Sanırım olmadık bir yiyecekten bir efksiyon kaptık ailecek

Cumartesi annemle telefonda konuşurken kendisinin ambulansta olduğunu söyledi. Neye uğradığımı şaşırdım, tam anlamıyla dumura uğradım. Meğerse ufak bir kalp krizi geçirmiş ve ambulansla hastaneye götürüyorlarmış. Ne olur ne olmaz diyerek. Bavullarımızı yerleştirmeye fırsat bulamadan apar topar Ankara'ya geri gittik. Nasıl Ankara'ya gittik inanın bilmiyorum. Eşim "sakin ol, bir şeyi yoktur" diyor ama gel de bana onu anlat. Ankara'ya varıp annemin evine uğrayıp hastane ihtiyaçlarını aldıktan sonra hastanenin yolunu tuttuk. Ankara Kalp merkezi bu konuda gerçekten güzel bir hastane. Neyse annemi görünce rahatlıyabildim. Annemi gözetim altına almışlar yoğun bakımda. Hastaneye gelişi cumartesi olduğu içinde kendi doktorunu beklemek zorundayız. Oda anca pazartesi gelebilecek. Bende eşime "sen oğlanla beraber Eskişehir'e dön, ben burada annnemi hastaneden çıkartınca gelirim. Hem Ankara kerbela olmuş. Resmen kokuyor. Umarım fazla sürmez, arabayla getiririm" dedim. Ve oğlumdan ilk defa ayrıldım.

Pazartesi doktor; kontrollerin bütün tetkiklerin normal olduğunu söyledi ama anjiyo yapılırsa kafasındaki soru işaretlerinin gideceğini belirtti. Bizde kabul ettik. Annem çok bozuldu bu işe. Çünkü pazartesi hastaneden çıkacağını düşünüyordu, tabii bende. Sağlık daha önemli dedik hepimiz. Oğlum da emin ellerde çünkü. Babaannesi ilgileniyor. Ama özlem bir felaket. Burnumun direği sızladı doğrusu. Neyse salı günü yapılan anjiyo da temiz çıktı. Çarşamba çıkarız artık hastaneden diyoruz . İnanın bana, Ankara'da susuzluk yüzünden hastanede bile su yok. Hem de tuvalatlere bile. Annem hastanede kaldığı süre içerisinde evden su taşıdım. Taşıdığım su önceden evde olan bidonlardaki su. Ankara tam bir kerbela. Olmaz böyle bir şey. Hemde hastanede ve yoğun bakım ünitesinin olduğu yerde ve tuvaletlerde su yok. Artık ne denir bilinmez buna. Gerçi hastaneye tankerlerle su taşındı sonrasında ama taşıma suyla ne kadar değirmen döner bilinmez.

Annem bereket Çarşamba günü hastaneden taburcu edildi. Bizde apar topar hazırlanıp saat 15.30 gibi yola çıktık arabayla. Oğlumu nasıl özlediğimi anlatamam. Telefonlarda bana "dayanamıyacağım artık annecim seni çok özledim, doktorlara söyle çıksın artık anneannem, sizde gelin artık" diyordu. Eşimide özledim ama evlat bambaşka. Eskişehir'e vardık oğlum babaannesinde. Duygulasal bir kucaklaşma elbette.
Evime varınca ilk yaptığım şey ise hemen banyo yapmak oldu demeliyim. Allah kimseyi susuz bırakmasın. Ama su var diyerek boşa harcamamak gerek. Hepimiz üstümüze düşen görevi yapmalıyız sanırım.

Yazım bayağı uzun oldu ama bunları anlatmazsam olmazdı. Tatil mi yaptım artık sizler karar verin. Daha sonra sizlere peçeteliği nasıl yaptığı detaylarıyla anlatacağım ve elimizde bulunan ahşap malzemelerle nasıl şeyler yapılabileceğini de. Şimdilik bu kadar sağlıcakla kalın hepiniz.

19 yorum:

zeynep dedi ki...

çok geçmiş olsun canım. durmadan ziyaret ediyordum blogunu ne zaman döneceksin diye. ama başına gelmeyan kalmamış. neyseki çok şükür annene bişi olmamış. evet susuzluk çok zor. benim kayınvalidemlerde ankarada ve onlarda çok zor oluyo diyolar.

Adsız dedi ki...

Geçmiş olsun. Biz küçükken karaşimşek diye yuttururlardı serumu. şimdi takıma göre mi avutuyorlar çocukları...
Gerçekten büyük geçmiş olsun.

Bocuruk dedi ki...

Aslı'cığım,
Çok çok geçmiş olsun hem sizlere hem anneciğine. Herkesin hayatında oluyor böyle herşeyin üstüste geldiği dönemler. Sonu selamet olsun da. Susuzluk konusunda çok haklısın herkes elinden geleni yapmalı. Bugün Ankara yarın diğer iller, ilçeler, köyler. Dua edelim de Ağustosun yarısı hakikaten kış olsun da yağmurlar yağsın diye.
Sevgilerimle...

renkler dedi ki...

Çok geçmiş olsun. Hem size, hem de annene. Neyse ki herşey düzelmiş... İshal berbat bir olay. Ankara'aki susuzluğa gelince söyleyecek laf bulamıyorum. Allah bol su versin. Burada da başlayabilir kesintiler.

Açalya dedi ki...

Asli'cigim neler gelmis basiniza yahu?! Cok cok gecmis olsun. Pismis tavuk misali valla. Sicakta ishal cekilmez, bol bol sivi tuketmek lazim. Tombisimin yanaklari cokuvermemistir umarim. Fenerbahceli seruma cok guldum :) cin ali sey! :)
Annene de cok gecmis olsun, arada bir korkutuyor sizi boyle, onunki de bu sicakta Mersin tatili..yani ne diyeyim, deli cesareti tam. Gidin soyle bizim koye falan allah allah...geceleri yorganla yatardiniz :)

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

Canım ya. Çok çok geçmişler olsun. Anneciğin, sen, oğluşun hepiniz de atlatmışsınız şükür. Ama tatilin de zehir olmuş yahu. Allah bir daha hastalık göstermesin inşallah. Susuzluk ne kadar zordur. Hoş geldin bu arada.

Aslı Cin dedi ki...

Aslıcığım, çok çok çok geçmiş olsun. Bu sene böyle geçmiş, seneye iyi geçer inşallah. Aman annen kontrolleri hiç ihmal etmesin, ve en ufak bir kuşkusunda bile hastaneye gitsin. Kadınlarda ihmale gelmiyor bu hastalık, annene iyice tembih et olur mu?

Öpüyorum sizi.

Adsız dedi ki...

Çok çok geçmiş olsun bir aksilik geldimi hepsi arka arkaya geliyor,bizde bu ay sonu Adana ordan Mersin'e gitmeyi düşünüyorduk ama vazgeçebiliriz sizin yazınızı okuduktan sonra, Tekrar geçmiş olsun

PERİLİ KÖŞK dedi ki...

hepinize geçmişler olsun ayrı ayrı
valla...
ankara aynen dedğin gibi kerbela ...
bir itirafta bulunacağım ,eve gelince küvete su doldurduk(valla su tasarrufu yapmalıyız ama bu her zaman yaptığımız birşey değil diye vicdanım rahat...) ve kızlarım resmen bayram etti.Bir de resmen kirleri yumuşamış oldu....güzelce pakladım kızlarım....

es dedi ki...

nasıl başlamalı hang birinize geçmiş olsun demeli bilemedim Aslı ablacım ama çok şükür geçti hepsi,gerçektende tatil mi biraz karışık ama çok şükür iyisiniz ya hepiniz,Allah daha ne tatiller gösterir,annelik ne güzel şey değil mi.
ve tabi susuzlukta ne zor bir şey öyle.
neyseki evine ve suyuna kavuşmuşsun.bende uzun zamandır bakıyordum bloga ama pek bir hareket yoktu. bugun yazıyı fark edince bir çırpıda okumuşum hepsini gerçekten.. hayırlı haberlerle yeni günceler bekliyoruz.sağlıcakla kalın

uykucu dedi ki...

öncelikle annene çok geçmiş olsun.bende tatilden döndüm benimkide felaketti!!mersin her zaman sıcaktır orada yazlık akıl işi değil alışık olmayana hele sinekler.hastalığınızı ucuz atlatmışsınız tekrardan geçmiş olsun.ben tam kesinti zamanı ankardan kaçmıştım tatilimin en iyi yanı o oldu!!

Adsız dedi ki...

Çok geçmiş olsun canım çok tehlikelidir bilirsin sende allah anneni sana seni de annene bağışlamış nazar değmiş size bebeğim :(

Cafe Gusto dedi ki...

merhaba Aslı olumsuzluklar yaşamışsınız ama neyse ki tatlıya bağlanmış kötü birşeyle sonuçlanmamış.Hepinize geçmiş olsun.Hoşgeldin.
sevgilerimle..

loungetime dedi ki...

Çok geçmiş olsun. Yani ne diyeyim şaşırdım. Önemli olan atlatmış olmanız. Annen nasıl şimdi? Sususzluk İstanbul' da da kapıda bekliyor. Susuzluk her yönden kötüde de hastahanelede buna acil çözüm bulmaları şart.

Aybike Ceylan dedi ki...

Asli'cigim,
Henuz tam okuyamadim sayfani ama gecmis olsun. Ben de 3 gun once dondum ama henuz yorgunluk var. En kisa zamanda gorusmek uzere, iyi pazarlar diliyorum . Sevgiler.

Adsız dedi ki...

Şeker seni mimledim bak bakalım

http://www.edasuner.com/bir-mim-dalgasi-daha/

Annelog Atölye dedi ki...

Geçmişler olsun. Evet telaşlı bir tatil olmuş değil mi? Sağlık olsun demek lazım.

Adsız dedi ki...

cok gecmis olsun, tatil önemli degil, hepiniz sagasaglim atlatmissiniz ya bu sanssiz dönemi, asil önemli olan o! Allah birdaha göstermesin canim.

BALDAN TATLI dedi ki...

Hepinize çoook teşekkürler. Sağolun hepiniz. İyiyiz hepimiz. Ayrıca beni yeni ziyaret eden arkadaşlarada tek tek teşekkürler. Sevgiyle kalın.