19 Eylül 2007

Sevgili Devin'in Yaşadıkları

Sevgili Eda sayfasında anlatmış ve bizlerinde kendi bloglarında bu konudan bahsedilmesini rica etmiş. Ne demek dedim ve bende hemen yayınlamaya karar verdim. Önemli olan bu tür yazıları daha çok kişinin okuması ve insanlığın daha ölmediğinin anlaşılması diye düşünüyorum. Sevgili Eda'nın yazdığı postu aynen yayınlıyorum.Yalnız ben resimleri ekliyemedim. Bazı problemler oldu sanırım. Ama olsun, bende yazıyı yayınlıyarak duyurmak istedim bloğumdan.
Hani demin dedim ya bir sürprizim var diye işte sürprizim. Bu gün hiç yazı yazmadım evde değildim neredemiydim? Okumaya devam…
Hatırlarsınız 4 Eylül’de yazdığım bu Cerrahpaşa Hastanesi’ne Devin’ciğim Aracılığı ile Tam Destek ve 5 Eylül’de yazdığım bu yazımı Melekler Geldi
Canım dostum ♥♥♥♥ kuzu kuzu pembem Devin’im ♥♥♥♥ yani Bir Kedinin Hatıraları 16 Eylül’de bunu yazmıştı.
(Sabah uçuyorum İstanbul’a. Zaman geçiyor valla. Yeni koltuklarda ilk kemoterapi olacak bakalım. Neyse, bu da bitince kalacak bir tane. Havalar sıcak hala, denize girmeye devam. İstanbul soğukmuş, yanıma ne alacağımı bilemedim. Neyse, evde uzun kollu bir şey buldum, onu götürüyorum. Eh, 35 dereceden 25 dereceye gidince ciddi bir mevsim farkı oluyor. Gerçi burada da geceler serinlemeye başladı şükür. Ama daha Kasım ortasına kadar soba filan yakmayız. Babam ve Oğlum’u seyrettim. Çok güzel film olmuş, öyle dedikleri gibi fena bir duygu sömürüsü filan da görmedim ben. Duygusal, güzel bir film olmuş işte. Daha ne olsun yani. Döndüğümde görüşürüz sevgili günlükçüm. Şu fotoğraf makinesini bulsam iyi olacak. Kalkayım onu arayayım bari.)
Vee evet bu gün yani 18 Eylül 2007′de Devin kuzusu İstanbul’daydı. Cerrahpaşa Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniğinde 6 saat süren kemoterapi için. Sabah 11 gibi yanındaydım dostumun. Düşünsenize 4 Eylül’de Devin’imizin başlattığı kampanyaya destek olmak için yazdım ve siz güzel dostlar da ona destek oldunuz hepinize Devin adına ve şahsım adına minnettarım. 5 Eylül’de ise müjdeli bir haberle Devin’le telefonda çığlık ata ata konuştık. Resmen kalbim yerinden fırlayacaktı! Sevinçten ağlamak bu olsa gerek dedim kendi kendime. 5 Eylül’de yazdığım bu yazımda ki Melekler Geldi ve bize bunları haber etti.

(Sevgili Dostlar, Gösterdiğiniz ilgi sabah beri annemle beni hüngür hüngür ağlatıyor. Ancak birdenbire bir melek geldi ve dedi ki, “Ben size İstikbal Mobilya’dan 4 koltuk alıyorum ama ismimi yayım etmenizi istemiyorum.” Bir başka melek, Arşimedmedikal, http://www.arsimed.com.tr/list/list.asp?ktgr_id=354 adında, daha geldi ve dedi ki “Biz de size özel kemoterapi koltuğu bağışlıyoruz”. Bu özel kemoterapi koltuklarının tanesi 5000 ytl arkadaşlar.Böylece 4 koltuk ararken, oldu 5 koltuk…)
Cerrahpaşa Radyasyon Onkoloji Kliniği’nde kaldığım 6 saat boyunca Devin’i daha yakından tanıma şansım oldu. Sadece telefonla konuştuğum bir insan nasıl bu kadar hayat dolu, matrak ve sevgi dolu olabilirdi. Kendisi bir anne ve bana da arkadaştan öte anne sevgisi ile bir sarıldı ki size anlatamam.
Kapıdan içeri girerken yüreğim pır pır etti. Ya ağlar da onu üzersem diye çok korktum. Ama Devin maşallah o kadar şen şakrak ki; size yemin ederim o muhteşem hastane personeli ona hayran. Nasıl olmasınlar ki! Bu matrak hatuna; hemşiresinden bölüm başkanına, doktorundan müstahdemine kadar hepsi kocaman saygı ve sevgi duyuyor.
Aşağıdaki resimlerde tedavi gören diğer hastalar Devin’le aynı günde kemoterapi tedavisi gördükleri için çok şanslılar. Yaşadığım olayı anlatacağım bana hak vereceksiniz. Bir bayan geldi oda tedavi gördü ancak 20 dk. falan kalmasına rağmen mutsuz ve huysuzdu. Acılarından bıkmış belli ki ona da hak vermek lazım ve tüm vücudunu sarmış hastalık.
Devin’e hemşireye odada ki bizlere de dert yandı, huysuz tavrı ile. Ama Devin sabırla ona nasihat verdi ve pozitif olmasına çalıştı. Neyse güzelce geçmiş olsun diyerek teyzemiz gitti.
Günün Bombası 1 :
Sonra sanırım bölüm başkanıydı ( Devin’cim okursun sen yanlışsa düzeltelim ) Prof. bir bayan hocamız geldi ve yanında da hastane evrak işlerine bakan bir bayan vardı ve Devin’e ne dese beğenirsiniz: ” Rica etsem bir elinizi sürün kendisi çok pesimistdir” dedi. ( Kelime Anlamı: Tüm olaylarda kötü-olumsuz bir taraf arayan kişiler. )
Görüyormusunuz işte ! Ben bu gün dünyadaki hiç bir zenginin alamayacağı bir pırlantaya sahip oldum. Oysa ki ben Devin’e destek olmak, onu eğlendirmek için gitmiştim. Ama size yemin ederim ki; hastane ortamındayım diye demiyorum, Devin’i tanıdıktan sonra hayata bakışım zaten pozitif olmasına rağmen daha da değişti. Hakkımda atıp tutanları bile artık sevgi ile karşılayacağım. Bir gün bir ömre bedel lafını, 12 Ekim 1978′den bu yana hayatı anlamaya çalışan ben EDA SUNER senden öğrendim. Daha önce nerelerdeydin ?… Ne demişler her şer’de bir hayır vardır! İşte bu can sıkıcı ama gelip geçecek bu durumu sen yaşamamış olmasan ben seni tanıma onuruna erişemeyecek ve bu güzel günü yaşayamayacaktım. Sana da dediğim gibi ♥♥♥♥ seni çok ama çok sevdim be komik kadın ! ♥♥♥♥ Allah baba seni başımızdan eksik etmesin canım dostum Devin’im…
Günün Bombası 2 :
Saat 11 gibi kapıdan içeri kocaman fotoğraf makinası ile bir bey ve güzel bir bayan girdi. Onlar ülkemizde kaliteli yazıları ile tanıdığımız Tempo dergisi ekibinden başkaları değildi! Meleklerin hediye ettiği koltukları ve bu güzel olayı konu edebilmek sesimizi herkese duyurmak için gelmişlerdi. Önce meleklerimize, sonra melek yardımcıları olan diğer meleklere yani bloglarında konu eden siz değerli dostlara ve Tempo dergisine buradan da teşekkür ederiz. Söylediklerine göre haftaya Çarşamba yani 26 Eylül 2007′de Tempo dergisininden röportajı okuyabilirsiniz.
Devin’de ben de fotoğraf makinalarımızı unutmuşuz. Ancak akıllı bıdık Devin cep telefonu ile çeksene dedi ve ben teknolojiye şükrettim.
İşte resimler. Sizden ricam bu yazımı sizlerin de bloglarınız da duyurması. Çünkü adını vermek istemeyen bizim gizli meleğimiz okuduğunda ona nasıl minnettar olduğumuzu görsün istiyorum. Ve tabii ki Arşimed’den Faysal Gökyöz beyde.
Bu resimdeki kemoterapi koltuğu http://www.arsimed.com.tr/list/list.asp?ktgr_id=354 adına bağışlandı. Resimdeki bu güzel insan işte hayata bu pencereden bakıyor ! Veee eli göğsünde size teşekkür ediyor.
Demedim mi ben size! Nasıl candan diye ! Siz ona bir elle sarılıno Bir Kedi olduğu için sizi tüm paticikleri ile işte böyle sarmalıyor.
Cerrahpaşa Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniğinde ki oda.Soldaki 3 ve en altta ki resimde ki koltuk ile yani İstikbalden4 koltuk bağışlayan; adını gizli tuttuğumuz o güzel ♥ kalpli meleğimizden.

Tekrarlıyorum: Sizden ricam bu yazımı sizlerin de bloglarınız da duyurması. Çünkü adını vermek istemeyen bizim gizli meleğimiz okuduğunda ona nasıl minnettar olduğumuzu görsün istiyorum. Ve tabii ki Arşimed’den Faysal Gökyöz beyde.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Canım benim desteğin için çok sağol güzel arkadaşım