26 Kasım 2009

Aşılandık

Öyleydi böyleydi derken ailecek aşılandık. Sabah erkenden ben, eşim, Berke ve annem hepimiz Sağlık Ocağının yolunu tuttuk. İsteyen herkese aşı yapılabiliyor. İsteğe bağlı. Berke'yi, okulun yapmasını beklemeden aşılattık. Nedeni ise bir an önce koruma altına alabilmek. Bilime karşı gelmemek önemli olan. Başımızdaki Zat-ı Muhterem hala bas bas bağıra dursun, insanlar her kafadan çıkan sözlere inana dursun, ortada bir bilim gerçeği var. Bu hastalığın tek çaresinin aşı olduğu ve bunun bir an önce yapılması. Sağlık Bakanı'nı kutluyorum. Sizlere de tavsiyem aşılamanızı ihmal etmeyin. Sağlığımız çok önemli.

Bu arada Kurban Bayramınızı da kutluyorum. Nice sağlıklı bayramlara.

22 Kasım 2009

Anlamak Zor


Ben mi telaşlıyım yoksa insanlar mı çok rahat anlıyamıyorum. Bugün Berke'nin sınıfça "Öğretmenler Günü" için yemekli toplantısı vardı. Elbetteki gündem maddesi "H1N1". Ben domuz gribi adını kullanmak istemiyorum. Herkes "ben aşıyı yaptımıyacağım". Ya kardeşim niye ya. Bu kişi camdan atlasa sende mi atlıyacaksın? Başımızdaki Zat-ı Muhterem "ben yaptırmıyorum" dediyse dedi. Allah herkese akıl vermiş. Allah akıl dağıtırken neredeydin?. Sanırım sen sıkışmıştın. Hacet gideriyordun.

Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü bas bas bağırıyo. Aralık Ocak bu hastalık kuduracak diye. Bu arada Altay aşılandı. Berke içinde okullarda aşılama başlamadan aslında Sağlık Ocağında olmasından yanayım. Ne kadar erken davranılırsa o kadar iyi.

Gerçi Berke hastalığa yakalanır gibi oldu. Geçtiğimiz cumartesi önce ateş başladı. Hatta bana" anne gözlerimden ateş çıkıyor sanki" dedi. İlk önce adlandıramadık. Çünkü Berke'nin alerjik sinüs rahatsızlığı var ve de hava değişimleri olduğunda ortaya çıkar. Ateş , burun tıkanıklığı, halsizlik yapar. Semptomlar aynı. Bir yandan da korkuyorum .Ne yapabilirim diye düşünüyorum. Ateşini düşürmeyi başardık o akşam. Evdeki devamlı oğluma kullandığım ibubrofen türevi olan Dolven başladım. Bir güzelde terledi ve açılmaya başladı. Sanıyorum atlatıyoruz derken, sıra arkadaşının da aynı anda ateşlendiğini öğrendim. Valla kim ne derse desin, başımdan aşağı kaynar sular boşandı sanki. Elim ayağım kesildi. Tamda o arada Eskişehir'de okullar bir hafta süreyle tatil edildi ve evde istirahat başladı Berke için. Şimdi akla gelebilir " neden hemen doktora başvurmadın?" dediğim gibi her zamanki rahatsızlığı sandım.

Arkadaşının hastalandığını öğrenince hemen doktorunu aradım ve ne yapabilirim? diye sordum. Kullanmam gereken ilaçları söyledi. Bol ıstirahat edilmesi gerektiğini vede ateş düşmezse hemen görüşmemiz gerektiğini belirtti. Neyse ki Berke'nin ateşi ertesi sabaha kadar düşmeye başladı. Ama o arada benim neler çektiğimi varın sizler düşünün artık. Sonrasında kontrol için doktorumuza gittiğimizde korkulacak bir şey olmadığını anlattı.

İnsanlarımız ya çok korkusuz, yada maalesef çok bilinçsiz. Bunca şeyi yaşayan bir anne olarak artık korkulu rüya görmek istemiyorum. Yediğimiz, içtiğimiz şeyler ne kadar sağlıklı? Şimdiye kadar vurulduğumuz aşıların hangi yan etkileri, bu aşıdan daha az?

En yakın zamanda, ailecek bu aşıdan olacağız. O günüde buradan bildiririm. Herkese sağlıklı günler. Bu günlerde altından daha değerli sağlık :))

10 Kasım 2009

3 Kasım 2009

Oy İstiyoruz valla






Gap Casting Call Turkey ayağına bizde katıldık vede hepinizden bir ricamız var. Bu siteye giderek üye olup Altay'a oy verirseniz çok seviniriz. Gerçi biz birza geç kaldık ama olsun. Ne yapalım, bu işe fırsat anca bulabildim. Üye olduktan sonra sadece bir oy verilebiliyor. Unutmadan söyliyeyim. Şimdiden çok teşekkürler.

Altay'ın sayfasını ise Altay'a tıklıyarak bulabilirsiniz.

28 Eylül 2009

Günün Bebeği


Altay 1 yaşını doldurdu vede bize internetten sürpriz yapıp günün bebeği seçildi. Mother & Baby dergisinin internet sayfası 28.09.2009 tarihli sayısına günün bebeği oldu. Gerçi gönderdiğim resim eski bir resmiydi ama olsun. Yakında yeni resimlerini buraya koyacağım ama, dediğim gibi vakit problem benim için. Sonra görüşmek üzere.

30 Ağustos 2009

Vakit İstiyorum

Çok ayrı kalmışım blog dünyasından. Farkında bile değildim. Vakit yetmiyor bana. Ne iş yapmaya, nede dinlenmeye. Tatil ihtiyacım doruk noktasında. Umarım herhangi bir şey çıkmaz vede ailecek 13 eylül de tatilimize çıkabiliriz.

Aslı ne yaptı bu aralar. Öncelikle , şu anda 11 aylık olan ve eylül 22 de yaşına basacak olan Altay'ını büyütmeye uğraşıyor. Öte yandan ağabeyimiz Berke, başlarda yapmadığı kıskançlığın sınırlarında geziniyor. Ufak bir örnek. Oynamadığı arabaları çıkartıyor (özellikle kırmızı olanları. Çünkü kırmızı renk Altay'ın en sevdiği renk). Altay'ın önünde başlıyor oynamaya. Altay istek hareketleri yapmaya başladığı zamanda hemen olmaz diyerek Altay'ın yanında oynamaya devam ediyor. Tahmin edebileceğiniz üzere Altay başlıyor ellerini sıkarak mızırdanmaya vede bu böyle devam ediyor gidiyor. Kıskanmakta son derece haklı. Altay doğmadan her iki tarafında ilk torunuydu. İlgi azalınca kıskanmalar çoğalıyor elbette.


Altay hala emiyor, ama sebzelerle aramız hiç hoş değil. Ayakta sallamam derdim, büyük konuşmuşum. Ayakta sallamadan uyumuyor. Tarhana çorbasına bayılıyoruz. Son olarakta biberonla su bile içmiyoruz. Su bile kaşıkla içiliyor. Ama şu da bir gerçek; kendini sevdirmesini çok iyi biliyor. En sinirli hallerimde bile beni sakinleştiriyor nasılsa. :)

Elimden ameliyat oldum. Karpal Tünel sendromu denilen bir rahatsızlık. Sağ ve sol ellerimin her ikisinde de vardı.Ne bir şey sıkabiliyordum nede elimi tam anlamıyla kullanabiliyordum. Benimki daha işin başındaydı aslında vede böyle bir zamanda olmam çok zordu. Ama fazla geçiktirmeden olalım dedik vede yaklaşık bir ay önce Ankara'da Güven Hastanesinde bu operasyon gerçekleşti. Çok kolay oldu ameliyatım. Bu konuyla ilgili doktor adı istiyenlere yardımcı olabilirim.

Vakit yetmiyor, bu yüzden de hiç bir iş istediğim gibi yapılamıyor. Ama şu da bir gerçek; Kayınvalidem ben Ankara'da elimden ameliyat olupta evime dönmeden benim hemen hemen bütün işlerimi yapmış. Allah razı olsun valla. Evi temizleyip ütülerimi yapmış. Gözümde büyümüyor değillerdi hani. Bana çok büyük bir sürpriz oldu. Ameliyat oldum ama elim eski randımanında değil daha. Nede olsa oradaki hücrelerin yenilenmesi gerek. Ama ağrılarım ortadan kalktı en azından.

Bu videoyu eklemeden son veremedim. Gerçi tarihi 31 mayıs ama olsun. Umarım bir daha ki postum bu kadar gecikmez.

26 Haziran 2009

Michael Jackson -**The End of Magic**

Bir devir bitti ve efsane Michael Jackson 50 yaşında hayata gözlerini kapadı. Ölüm sebebi açıklanmamakla beraber kalp krizi deniyor.

Gençliğim onun şarkılarıyla geçti. Sabah duyduğumda resmen ağzım bir karış açık kaldı. İnanmak çok zordu. Eşim de bende gerçekten çok üzüldük. Hayatı son zamanlarda skandallarla dolu bir yıldız. Ekstrem bir yaşam. Geride kalan 3 çocuk.

Gençlik devrimiz sona erdi.

Ayrıca MTV'nin vefasızlığını söylemeden geçemiyeceğim. Sabahtan beri NR1 onun şarkılarını çalıp duruyor. Ama MTV de sadece bir veya 2 şarkı dinliyebildim. MTV var oluşunun kimin sayesinde olduğunu unutmuş olmalı. Michael sayesinde ilk video klipler çekilmeye başlandığını sanırım çoktan unutuldu. Yada Türkiye'deki MTV Türkiye böyle bilmiyorum. Ben beklerdim ki, Michael Jackson şarkıları durmadan aksın yayınlansın.

Yerinde rahat uyu Michael. Vücudun çok yoruldu. Allah taksiratlarını affeylesin.


3 Nisan 2009

Destek olmalıyız

Her kim okursa mutlaka bir baksın. Blogçular birleşmeye. Ne yapabilirsek. Nehir'e destek olalım.

4 Şubat 2009

Dört Ay Geride Kaldı

Öyle böyle derken dört ayı geride bıraktık. Aslında beşinci aya yaklaşıyoruz ama, benim vakit problemim var maalesef. Altay anne sütü almaya devam ediyor. Doğumunda aldığımız mamalar vardı. onlar bir güzel çöpe gitti maalesef. Açık oldukları için bozuldular. Sadece ara sıra verdiğim, paatya çayı ve bağırsaklarını düzenleyici vede gaz giderici bitki çayı veriyorum. Kabızlık problemimiz hat safhada. Anne sütü almasına karşı neden kabız oluyo anlamış değilim. Ama Altay kış çocuğu. Bneden sizlere tavsiye asla vede asla doğumunuz kışa girerken olmasın. En kolay büyüyebilen bahar çocukları.

Doktorumuz çok sağlıklı olduğunu vede katı gıdaya gerek olmadığını söyledi. Aslında benimde kolayıma gitmiyor değil. Mama hazılama derdi yok. Çıkart ver. Kolay iş. Ama bir yandan da aldığım kilolarla başım dertte. İştahım son derece açık ve oldum bir duba. Kendime ayıracağım hiç bir vaktim yok. İnanın saçımı kestirmeye bile gidemedim daha. Ama onlarda olacak. Herşey sırayla. Berke okuldan gelir gelmez Altay'ın yanına gidiyor. İkisinin bir görüşmesi var sormayın. Altay o güne özel gülücüklerini abisine atıyor sadece. Berke elbette çok kıskanıyor. Ara sıra "nerden geldi bu" demiyor değil hani. Ama ileride birbirlerine çok destek olacaklar eminim.

Yakında diş çıkartıcaz sanırım. Diş yerleri kabarmış ve buda ona huzursuzluk veriyor. İsteklerini ifade etmeye çalışıyor. Uyumak istemezse kimse uyutamıyor. Kendini kasıyor ki tam bir yay oluyor.



Berke bu zamanlarda , uykusu gelince yerine yatırırdım ve bir müddet sonra uyurdu. Altay öyle değil. Hem emecek , hem sallacak kucakta. Benim bacaklar vede kollar sallamaktan harap oldular. Hep denirya bir dört aylık olsun düzene girer. Yok altı aylık daha düzenli olur herşey. Valla bana sorarsanız doğdu mu bitiyor. Hayatınız onların elinde artık. Ama size bir gülücük atması her şeye değer. Haa unutmadan çok da güzel parmak emiyoruz. İmkanı olsa bütün eli ağzına alacak. Sanırım benim bilmediğim gizli bir bal kaynağı var ellerinde :) Şimdilik bu kadar diyelim. Altay Bey içeriden ben buradayım dercesine sesleniyor. Uyandı. Bana şimdilik müsade. Hepiniz sağlıcakla kalın. Beni listesinden silen ve de bloglarını davet etmeden şifreli yapan arkadaşlara da selam olsun bu arada. Canları sağolsun hepsinin.

7 Ocak 2009

İnsanlık Öldü Mü?

Son günlerde bir insanlık dramı yaşanıyor. Dünya bu duruma tamamen sesiz. Çocukların ölmesi ve çok büyük travma yaşamaları hiç birinin umuru değil. Önemli olan çıkarlar. Ne çıkarları. İki karış toprak paylaşılamıyor. Hamas militanları okul binalarında çocukların okudukları eğitim gördükleri yerlerde aranıyor ve bombalanıyor. Yaklaşık 50 masum evlat kocaman bir hiç uğruna yitip gidiyor. Ve dünya büyükleri olan ülkeler, İsrail'in arkasındayız diye bildiri yayınlıyorlar. Gazze olayı Bosna'ya dönecek sanırım. Büyük bir katliam.

Şimdiye kadar ölenlerin sayısı 500'ü aştı. Ne bekleniliyor anlamak mümkün değil. Bu olayı müslüman yahudi çatışması olarak düşünmemek gerekir. Orada ölenler sadece müslümalar değil ki. Canlar gidiyor.

Avrupa ve Amerika basını olayları uzaktan izlemekle yetiniyor. Üzerlerinde kazanacakları bir şey yok çünkü. Çıkarları yok . İnsanlar ölmüş kimin umurunda.

Bu postta resim koymayı düşündüm. İç acıtan fotoğraflar var görmüş olduğum. Ama içim kaldırmadı bu fotoğrafları koymaya bir türlü.

Bu posttu okuyan blogculardan bir isteğim olacak. Sizlerde kendi bloglarınızda bu katliamla ilgili düşündüklerinizi yazın. Bir blog hareketi mi dersiniz bilmiyorum artık. Blogçular bu konuda sessiz kalmamalı diye düşünüyorum. Elimizden ne gelir bilmiyorum ama sessiz kalmamak lazım. Hepinize şimdiden teşekkürler.